Muhteşem Bir Gün (Çocuklar İçin Tık)

Haziran 2015 ortaları, ilham üzerine ilham yağan, güzel telefonların ve haberlerin geldiği günlerdi. Sevgili dostum Meltem Ulu aramış ve Halikarnas Balıkçısı isimli çocuk kitabının yayınlandığı haberini vermişti. Hemen edinip elbette bir çırpıda okumuş, kitaptaki kahramanın, Arda olmanın tadına varmıştım.

Çocuksu bir sevinç içimi kapladığı gibi düşünceler de sarmıştı beni. Daha çok çocuk okumalıydı böylesine eserleri. "Çocuk kitabından eser mi olur?" dediğinizi duyar gibiyim. Bu kitap çocuklara hayallerle dolu dakikalar geçirmesinin yanı sıra Cevat Şakir, bilindik ismiyle Halikarnas Balıkçısı'nın biyografisi niteliğinde ise olur. Ve bütün çocukların bunu küçük yaştan bilmesi, içinde bulundukları toplumun değerlerini küçük yaştan incelemesi gerekir. Çünkü onlar bizim geleceğimizdir ve bu lafta değildir.

Ben de lafta kalmasın diye bir küçümen girişime giriştim ve şahsi facebook sayfamdan şöyle bir duyuru yaptım.

"Blogum olan Traveling Cooking Dancing'i az çok hepiniz biliyorsunuz. Tamarig ile birlikte 2012'nin Eylül ayında başlattığımız bu günce, hala devam ediyor. Yemek pişirdik, gezdik, dans ettik ve anılarımızı paylaştık. Yoğunluklarımızın olduğu dönemde de kitap alıntıları, kültürel bilgiler, özel günler ve hikayeler paylaşmaya devam ettik. Bu boş zamanlarda okumanın, bilgi kovalamanın, ifade gücünün ve bunların değerinin daha çok farkına vardık. Bilgilendikçe bilgisizliğimizi keşfettik. 
Geçenlerde elime bir çocuk kitabı geçtiğinden bahsetmiştim yayınlarımda. Halikarnas Balıkçısı. Bu kitap resimli çocuk kitabı olarak basıldı. Ve ben çocuk olmak istedim okurken. Yazarı sevgili dostum Meltem Ulu ile sevincimi paylaşırken aklıma da bir fikir geldi. Şimdi o fikri hayata geçirmenin eşiğindeyim. Kitabı Anadolu'nun çeşitli köşelerindeki çocuklara ulaştırmak. Bu kadar basit.
 
Bunun için birkaç telefon ve biriki mail trafiği ile dostlarımız Tijen Bolulu, Aydın İleri , Pötikare Yayıncılık, Okuma Ajansı, Bitlis il Halk Kütüphanesi ve Sn. Hakan Yücel sayesinde, önümüzdeki hafta Bitlis'te 20 çocuk, karne hediyesi olarak kitaplarla buluşacaklar. Kütüphanenin yaz boyunca düzenlediği etkinliklerde bu gönderim de yerini bulacak. 
Bu sürece girmeden önce eriştiğimiz ilkokul Ardahan'daydı. Ancak okul kapanır kapanmaz yaş farketmeksizin oradaki çocuklar aileleriyle birlikte köylerine dağılıyorlar. Onların gönderileri yanıbaşımızda hazır bekliyor. Okullar açılır açılmaz bir gönderim de oraya olacak.
 

3 senedir bazen aksyarak bazen de hız kazanarak devam ettirdiğim paylaşımlarım, yolculuğun bir yerinde reklam almaya başladı. 3 senedir bu reklamlardan tamı tamına 3 TL kazandım :)
 
Bununla bir simit alabilir ama yanına çay bile içemem İstanbul'da. Ve bu kazanç bir kitabın parasını bile karşılamıyor. Sonuçta bu proje tamamen gönüllü sponsoru olduğum ve devamının gelmesini istediğim bir girişim.

Bu küçümen olayı anlatmamın sebebi, kendi kadar küçümen bir farkındalık yaratmak.
 Önce paylaşım karşılığı (aldığım tık sayısı belli bir sayıya ulaşınca) gönderim yapacağım diye yola çıktım. Sonra çocukları böyle bir şartın altına sokmanın kendine ve vicdanıma yapacağım en büyük kötülük olacağı kanaatine vardım. Ama siz yine de benim bu kendi halindeki girişimimi, ve linkimi paylaşırsanız, kim bilir ileride biraz daha duyulur, belki tek bir kitabın parasını çıkarır hale gelir, ve onun üzerine ekleyerek çocuklara (veya kültürlere, veya bireylere) faydalı olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşarım.
Devamının gelmesini çok istediğim bu etkinlikte, Bitlis İl Halk Kütüphanesi kütüphanecisi Hakan Yücel ile telefonda görüşürken, kaç çocuğa ulaştırmak gerekir diye sordum. Gerçek ihtiyaç sahibi çocuk sayısının beşbin olduğunu iletti bana. Ancak bu rakama takılmamamı, gönlümden koptuğunun peşinden gitmem gerektiğini de ekledi. Beni cesaretlendirdi. Bütün bu ilhamı, çok büyük ve değerli ustalarımızdan Cevat Şakir'in vermiş olması, (yazar, ressam, denizci, balıkçı, turist rehberi, tarih ve doğa meraklısı, Bodrum aşığı) bu değerleri herkesin tanıması gerektiğini, çocuk yaşta merakın her yaşta devam etmesi gerektiğini, soru sormanın, araştırmanın önemini, çok yönlü olmanın Tanrı vergisi birşey olduğunu hatırlattı. Tüm bunları çocuklara (ve bireylere) daha nice değerleri eserle birlikte aktarmak için, benimle birlikte bu iletiyi paylaşmanızı dilerim."


Ve aynen paylaşımımda olduğu gibi kitaplarımız
Bitlis'li çocuklarla buluşmak için yola çıktılar...  




... Ve Bitlis'deki güzeller güzeli kardeşlerime ulaştılar!







Benim mutluluğumu tarif eden kelimeler buralarda bitmek üzere. Küçük bir düşünceyi bir gerçeğe dönüştürmekle kalmayıp, kısacık bir telefon zincirinin ardından, doğru zamanda doğru insanlarla iletişimde kalarak, küçük kardeşlerime, niceleri gibi ben de, hayal dünyalarının kapılarını araladım. Okullar açıldığında Anadolu'nun diğer şehirlerine gönderilmek üzere bir diğer seri de yanıbaşımda benimle birlikte, çocuklara kavuşmayı bekliyorlar.

Son bir anekdot; Halikarnas Balıkçısı, hayatını Bodrum'da geçirmiş, orada birbirinden değerli eserler vermesinin yanısıra, hakim olduğu diller, mitoloji ve tarih bilgisi, ve genel kültürünün zenginliğini de katarak, turist rehberliği, mavi yolculuk gibi birçok meslek icra etmiştir. Okuyup araştırdıkça, gezip gördükçe, Anadolu medeniyetlerine olan hayranlığı daha da pekişmiştir. Kitaplarında sıkça işlediği konuların başında, Antik Yunan kültüründe, Anadolu'nun benzersizliği gelmiştir. Ona göre klasik Yunan felsefesinde iki ana düşünce akımı vardır. Zirveye Socrates, Platon ve Aristotales'le ulaşan idealist düşünce ile, Anadolulu filozoflar Theles ve Demokritos'un başını çektiği hümanist düşünce. İdealist düşünce, baskıcı rejimle yol açarken, hümanist düşünce hep insani değerlere önem vermiştir. İşte bu yüzden, İyonya'nın yani Anadolu'nun izinden gitmek gerekir. 

Kendi Sesinden... 

"Bodrum çok tuhaf insanları yetiştirmiştir. Evvela tarih babası denilen Herodot, Hayatının sonunda Atina'da kalmadı, kalamazdı çünkü, ne de olsa anadoluludur, sicilyaya gitti, kitabını orada yazdı. Anlata anlata hepsini topladı yazdı. Ve yazmakla çok iyi etti, çünkü birçok şeyler var ki o yazmış olmasaydı onları bilemeyecektik. Hem de sonra tuhaf bir uslubu vardır. Birşeyden bahseder, ondan sonra onu bırakır, "aa şuna rast geldim" diye, ondan bahseder, ondan sonra taa neden sonra ilk konuya döner, e o zaman siz hani eski bir tanıdığa rast gelmiş gibi o konudan hoşlanırsınız. Şunu da unutmayın, o dünyanın ilk nesir yazıcısıdır. Yani dünyanın ilk şairidir. En büyük şair Anadolulu Homeros olduğu gibi, ilk nasırı da yine Herodot'dur, Anadolu'lu... "

Sadece özel gözlerden bakmayı becerenlerin görebilecekleri nadir toprakların güzel çocukları canım kardeşlerim... Bilginin, bereketin ve medeniyetin beşiği olduğumuzu hatırlarcasına en yakın zamanda görüşmek, kucaklaşmak, hasret gidermek dileğiyle...

Nadin Nerjan 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mimoza Mevsiminde Mimozalı Kadın

Yüzde Yüz Zomato